Biz okurların okuma serüveni içerisinde bazen temposu düşebiliyor bazen de artabiliyor. Azalmasına, yani olumsuz yanı adına konuşmamız gerekirse dış etmenler elbette buna sebebiyet veren önemli bir unsur fakat bununla beraber, bizlerin okuma serüveni içerisinde yerleştirdiği kitap tercihleri de önemli bir unsur. Sürekli aynı tarzlarda kitaplar okumak, yeni keşifler yapmamak sıkılmamıza ya da tempomuzun düşmesine sebebiyet verebiliyor. Sizlerle beraber bu videoda okuma serüveninize heyecan katacak bazı kitap önerileri ortaya koyacağız. Tahmin ediyoruz ki bunların arasından bazı kitaplar size oldukça keyifli okumalar yaşatacaktır.

Tatar Çölü – Dino Buzatti

“Tatar Çölü” yüzyıllardır savaş yüzü görmemiş ve görmesi de pek olanaklı olmayan, bir çölün hemen kenarına konumlandırılmış bir kaleye genç bir teğmenin tayin olmasıyla başlar. Teğmenimizin burada yaşamını sürdürmesiyle birlikte yaşamında çok önemli değişiklikler olacaktır ve bizler. “Tatar Çölü” romanı boyunca teğmenimizin yaşamına tanık oluruz. Aynı zamanda o kalenin içerisindeki diğer insanların da yaşamına tanık oluruz. Yirminci yüzyılın önemli yazarlarından Dino Buzatti bu romanında; varoluşun aciz çizgilerini, zamanın insan yazgısı üzerindeki keskin hatlarını çok güzel bir şekilde betimler ve bizlere gerçekten hem bu listede oluşabilecek hem de okuma hayatımız boyunca oluşabilecek en güzel eserlerden birini ortaya koyar.

Palyaço – Heinrich Böll

Sevdiği kadın tarafından terk edilen ve ardından sınıra, bitme noktasına gelen profesyonel bir palyaçonun hikayesi anlatılır bize bu romanda. Romanın yazarı Heinrich Böll, İkinci Dünya Savaşı ortasında farklı sınıflara ait iki bireyin hayatından bize önemli bir kesit sunar ve bizlere yaşamın, farklılıkları nasıl bazen yok edebildiğinin ama kötü anlamda yok edebilidğinin güzel bir portresini sunar. Bu kitap alt başlığından da anlaşılacağı üzere bir değerleri sorgulama kitabı. Bir motor yolculuğu aracılığıyla biz okurlara yaşamı sorgulamanın güzel bir hikayesini anlatır. Belki bu yüzden yeni başlayanlar için pek önerilemeyecek bir kitap olabilir çünkü felsefi yönü ağır basan bir kitap fakat orta ve ileri okurlar için düşsel hayatlarında önemli bir mihenk taşı yaratabilecek, yeni bakış açıları katabilecek bir kitap. Bu yüzden yeni bakış açıları arayan okurlar için güzel bir tavsiye olacak.

Veba – Albert Camus

İnsanlık tarihine baktığımızda salgın hastalıklar yüzünden birçok insanın ölümünün gerçekleştiğini görürüz. Orta çağda gerçekleşen veba salgını bunlar arasında en trajik olanlardan biri olarak adlandırılabilir. Daha önce Karavandaki Kütüphane’ye “Yabancı” romanıyla konuk aldığımız Albert Camus, bu sefer ”Veba” romanıyla bu listenin içerisinde yer alıyor. Kendisi, o denim tüm gerçekliğiyle, tüm çıplaklığıyla ama kendine has felsefesi ve üslubuyla biz okurlara bu romanda aktarır. Bu romanı okuduktan sonra o dönemi daha iyi pekiştirmek adına da “Yedinci Mühür” filmi izlenebilir.

İnsan Nedir? – Mark Twain

“İnsan bir makinedir.” der Mark Twain ve bu eserinde yaşlı bir adamla genç bir beyin tartışmasını, diyaloğunu bizlere aktarır. Yaşlı adam, insanların yaptığı her davranışın aslında kocaman bir bencillik barındırdığını savunur, genç bey ise buna karşı çıkar ve kendi düşüncelerini haklandırma sebeplerini ortaya koymaya çalışır, biz okurlarsa bu iki insanın tartışmasından doğan fikirlere, fikir çatışmalarına bakarak, kendi hayatımızda güzel tesirler, güzel düşünce tesirleri yaratabilecek konuma ulaşırız. Dünya edebiyatında yer edinmiş isimlere baktığımızda karşımıza ilk çıkan isimlerden biri Dickens olur çünkü Dickens, çok güçlü bir kurgu yaratma becerisine sahiptir, bununla beraber toplumun en alt sınıfından en üst sınıfına kadar her bir boşluğu oluşturan topluluğa çok ayrıntılı, çok geniş bir pencerede bakabilme şansına sahiptir onun eserleri. “Müşterek Dostumuz” da tüm bu yetileri üzerinde toplayan bir eser. Eğer tam anlamıyla bir başyapıt okumak istiyorsak bu liste içerisinde “Müşterek Dostumuz”u ilk sıraya koyabiliriz.

Ağrı Dağı Efsanesi – Yaşar Kemal

Masalsı bir üslupla usta bir kalemin bir destanı yazması, aynı zamanda bir başka usta kalemin bu sefer çizimleriyle o destandan ilham alınarak bir başyapıt ortaya koyması “Ağrıdağı Efsanesi”nden bahsediyorum. Bir coğrafyaya olan hayranlığımızı ortaya çıkartan, aynı zamanda o coğrafyanın insanlarını tanımamıza sebebiyet veren bir destandan. Bence bu coğrafya üzerinde yaşayan her insanın bu destanı okuması gerek.

Sahnenin Dışındakiler – Ahmet Hamdi Tanpınar

Eğer yazarların kitaplarına verdikleri isimler ayrı bir sanat dalı olarak değerlendirilseydi, bana kalırsa birinci sırada Ahmet Hamdi olurdu. Onun eserlerinin isimlerine şöyle bir baktığımızda karşımıza; “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, “Aydaki Kadın”, “Mahur Beste”, “Huzur” ve “Sahnenin Dışındakiler” çıkar. Kitap önerisi listemizin sonuncu sırasında “Sahnenin Dışındakiler” var. Milli Mücadele Dönemi’nde sahnenin dışında kalanlara, yani İstanbul’dakilere bir büyüteçtir bu eser. Bu dönemde yer alan farklı fikir gruplarını, farklı insanları çok güzel bir şekilde, Ahmet Hamdi’nin usta, hatta diğer eserlerine göre biraz daha yalın bir diliyle inceler.