Daha önce her ne kadar bu konu ile ilgili olan “En İyi Çeviri Yapan Yayınevi Hangisi?” ve “Uzak Durmanız Gereken 3 Yayınevi” yazılarını yazmış olsam da çeviri işi öyle kolayca atlanabilecek bir konu değil. Çünkü klasik eserlerin çoğunun telif hakkının bulunmaması nedeniyle her yayınevi her yayınevi tarafından yayımlıyor. Çoğunluğun olduğu bir konuda da herkes işini gerçekten kaliteli yapmıyor. Hatta bunun etkisiyle ortaya çıkan kötü çeviriler yüzünden insanları kitaptan ve bazen daha da ileri giderek yazardan soğuyabiliyor.
Tıpkı dünyada olduğu gibi ülkemizde de yayınevlerinin ticari kaygıları ön planda tutup, çeviri işini daha ucuza mal etmek için çevirmen olma vasıflarının hiçbirini bulundurmayan, bazı dilleri az biraz bilen şahıslara çevirilerini yaptırması kalitesiz çevirilerin ortaya çıkmasındaki en büyük neden. Durum böyle olunca klasik bir çeviri eser almaya kaldığımızda hangi çeviriyi almamız gerektiği, hangi çevirinin daha iyi olduğunu nasıl anlarız gibi sorularda bizimle peşi sıra geliyor. Bu sorunun çözüm için bu yazıda Dostoyevski’nin Beyaz Geceler adlı kitabını, çevirmenleri ve yayın evlerini karşılaştırırken örnek kitap olarak seçtim. Beyaz Geceler üzerinden iyi bir çeviri nasıl anlaşılır gibi sorulara cevap vermeye çalışacağım.
“Sevgili okuyucum, öyle güzel bir geceydi ki böylesi ancak gençlik zamanlarında görülebilirdi! Aydınlık gökyüzüne, parlak yıldızlara bakarak, “Böylesi bir gökyüzü altında öfkeli ve hırçın insanlar yaşıyabilir mi?” diye düşünürsünüz. Aslında bakarsan sevgili okuyucum, bu düşünce de gençlere göredir; gönlünüzün uzun zaman genç kalmasını dilerim.”
Antik Yayınları, Beyaz Geceler – Uysal Kız kitabından. Çeviren: Leyla Şener
“Güzel bir geceydi. İnsanın, yalnız gençken tanıyıp yaşayabileceği bir gece… Gökyüzünün aydınlığın, yıldızların parıltısına bir kez baktığınızda “Böylesine güzel bir gökyüzü altında gerçekten kötü insanlar, huysuz ve güvenilmez insanlar nasıl var olabilir?” diye düşünmekten kendinizi alamazsınız. Üstelik bu duygu, en yalın gençlik duygusudur… Dilerim, Tanrı sizin aklınıza da bu düşünceyi sık sık getirir.”
Akvaryum Yayınevi, Beyaz Geceler kitabından. Çeviren: –
“Sevgili okuyucum, o öylesine güzel bir geceydi ki, böylesini ancak gençliğimizde görebiliriz! Gökyüzünün aydınlığına, yıldızların parlaklığına bakıp bakıp da , “Böyle bir göğün altında nasıl olur da insan öfke duyabilir, hırçınlaşabilir?” diye düşünürsünüz. Ama bu düşünce de gençler içindir, sevgili okuyucum, hem de çok gençler için. Dilerim, sizin de gönlünüz uzun süre genç kalsın.”
İletişim Yayınları, Beyaz Geceler kitabından. Çeviren: Mehmet Özgül
“Harika bir geceydi! Belki de yalnızca gençken yaşanabilen gecelerden biriydi, sevgili okur. Gök öyle yıldızlıydı öyle aydınlıktı ki ona bakınca insan ister istemez kendine soruyordu: Böyle bir göğün altında huysuz ve kaprisli insanlar yaşıyor olabilir mi gerçekten? Bu da genç bir soruyudu, sevgili okur, çok genç, ama tanrı böyle bir soruyu eksik etmesin yüreğinizden!..”
Can Yayınları, Beyaz Geceler kitabından. Çeviren: Sabri Gürses
Not: Bunun haricinde Oda Yayınlarından çıkan Beyaz Geceler çevirisi İletişim Yayınlarınınkiyle neredeyse tıpa tıp aynı, bu yüzden onuda ekleme ihtiyacı duymadım.
Neredeyse birbirinden farklı, hatta bazıları cümlelerinde bambaşka anlamlar doğuran parçalar okudunuz. Okuduğunuz tüm bu çeviri kesitleri çevirmenlerin Beyaz Geceler’i ve Dostoyevski’yi yorumlama anlama şeklini de gösteriyor. Eseri ve yazarı en iyi yansıtanın hangisi olduğu eserin özgün dilini iyi bilmediğiniz sürece anlamak oldukça zor. Ama bunu anlamanın bir iki basit okur yönetimi var. İlk yöntem olarak araştırmak diyebiliriz. Eğer bir yayınevinden çeviri bir eser alıyorsak, internette insanların o yayınevi ile ilgili yazdığı yorumları veya en azından alacağınız kitabın o çevirisine dair yorumları okumanız gerekiyor. Tabii bu bir hayli uğraştırıcı bir yöntem fakat bundan oldukça kısa olan bir diğer yöntem ise yayınevine kendi başınıza bir değerlendirme yapmak. Neden kendi başımıza bir değerlendirme derseniz, iyi bir yayınevi yaptığı işler sadece yaptığı kaliteli çevirileri ile var olmaz, yaptığı işteki kaliteyi illa ki kapak tasarımına, yazım kurallarına uymadaki başarısı gibi birçok şeyde de gösterir. Tüm bu gibi kalite kokan şeyleri zaten kitabı elimize aldığımız ilk andan itibaren anlamaya başlarız.
Açıkçası Beyaz Gecelerin birçok yayınevine ait çevirisini gördüm. Hatta birkaçı da iyi yayınevlerine aitti fakat ben Can Yayınlarınınkini daha çok beğendim çünkü okuduğum diğer çeviriler Sabri Gürses’in çevirisinin yanında dil adına fazlasıyla yüzeysel ve romanın ruhunu yansıtmaktan yoksundu.
Aslında tüm bunlar bizi yoracak şeyler. Kitap almaya karar verdiğimizde tek arzuladığımız cevap “Hangi yayınevinden alacağım?” sorusunun cevabı değil “Hangi kitabı almalıyım?” cevabı olmalı. Bu yüzden bahsettiğim iki yöntem için haklı olarak “Her eser için böyle uğraşacak mıyım?” sorusunu sorabilirsiniz. Bunun da kısa bir cevabı var: Elbete hayır. Çünkü işini kaliteli yapan yayınevleri zaten genellikle iyi çevirmenlerle çalışıyor. Bu yüzden iyi çevirileri tek bir kitabına değil bütün kitaplarına yayılıyor. Bu türden yayınevlerinin hangilerini olduğunu öğrenmek isterseniz “En İyi Çeviri Yapan Yayınevi Hangisi?” yazısını mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Ayrıca unutmadan söylemekte fayda var: Çeviri işi tahmin edileceği üzere hiç de kolay bir iş değildir çünkü çevirmen olmak; iki dili de çok iyi bilmeyi, bu iki dil arasındaki ortak noktaları bulup birbirine başarılı şekilde bağ kurmayı gerekli kılar. Her şeyden daha önemlisi ise yazarı ve eseri çok iyi tanımayı, onlarla nefes alıp vermeyi gerektirir.
Selam tekrar
Yukaridaki ceviri parcalarini cok ileri derece Rusca bilen esim, eserin orijanili ile karsilastirdi, en aslina sadik kalinan ceviri , Can Yayinlari, orjinal kitapla bire bir ortusuyor.
Fakat bana soracak olursaniz, Akvaryum yayinlarinin cevirisi de ayni anlami vermekle beraber cok daha edebi ve akici bir Turkce ile yazilmis, Cevirmeni de Sevil İnan Sönmez mis.
Hemen bir arastirma yaptim hakkinda onlarca kitap cevirisi var Fransizca , Rusca ve Ingilizceden. Akvaryum yayinlarindan tamami, hic duymamistim bu yayinevini daha onceden. Turkcesi nasil acaba, bir fikriniz var mi?
ornek bir link:
http://www.kitapyurdu.com/yazar/sevil-inan-sonmez/168529.html
Cengiz Bey, bence bu linkteki tüm eserleri çevirmen kendi dillerinden değil İngilizce’den çevirmiş. Akvaryum Tayınevi başarılı bulduğum öne çıkan bir yayınevi değil. Yine de ne olup olmadığına eserler bazında karşılaştırmalı olarak göz atılabilir.
Akvaryum Yayınevi’nin kitaplarını okumuş birisi olarak önermiyorum. Kesinlikle almayın.
Bilmem bu mesajı bir daha görür müsünüz? Yine de yazmak istedim. Sevil hanım için bende araştırma yaptım ve yorumunuza denk geldim. Ben de dilinden etkilenmiş biri olarak, İki Şehrin Hikayesini hemen hemen en etkin yayınevleriyle de kıyasladım; fakat böylesi akıcı, berrak ve akılda kalıcı bir girizgahla daha karşılaşmamıştım. Ki bilirsiniz İki Şehrin Hikayesi zaten giriş bölümüyle damga vurmuştur. İnanılmaz ya gerçekten çok iyi bir üslupla çevirmişti
can yayınlarının çevirileri nasıldır pek bilmiyorum, yanlızca 1984 ü okudum, adamçeviri yapmıyor kitabı kendi ideolojisine göre yazıyor gibi geldi. özellikle orwell ın ithaki çevirilerinden sonra 1984 ü okuduğumda , evet ilk orwell romanım 1984 değildi, sürekli doğru yazarı mı okuyorum diye kitabın kapağına baktığımı hatırlıyorum. yukardaki örnekler de tezimi ispatlıyor sanırım. ayrıca çeviride temel amaç birebir çeviri değildir. o edebi anlamı veya varsa ağdalı dili vermek de önemlidir. yüzüklerin efendisinin film versiyonlarındaki çeviri buna en güzel örnektir ve mükemmel bir çeviridir. ne kadar güzel yerine harikulade demek gibi
Yakın zamanda 1984 okumuş biri olarak size tamamen katılıyorum , bende de aynı düşünceleri oluşturdu .
Bu can yayınlarından çıkan George Orwell’ın – 1984 Kitabına has/özel bir durum olabilir mi? Bende kitap kapak tasarımını çok beğenmiştim 1984′ ün.
Öncelikle bu yazınızı çok faydalı buldum çokta işime yaradı emekleriniz için teşekkür ederim. Ben İlk kez Dostoyevski’nin Suç ve Ceza” kitabını okudum çok etkilendim beğendim. Bu efsane eseri yine efsane bir çevirmenden okumak istiyordum bu sebeple de ekşi sözlük olsun – Bloglar olsun iyice araştırıp ve Hasan Âli Ediz çevirisi ile okudum dediğim gibi muazzamdı. Fakat çevirmenin 60’lı yılların türkçesi ve dili ile bana biraz ağır gelsede buna değdi iyi çevirmiş ben beğendim. Ama maalesef Dostoyevski’den çok az kitab çevirmiş Hasan Âli Ediz. Şimdi de Dostoyevski’nin tüm kitaplarını edinip “İnsancıklar” kitabından başlayarak kronolojik sıra ile okumaya karar verdiğim sırada yine çevirmenler hakkında araştırmalar yaparken sitenize denk geldim iyikide gelmişim iyiki varsınız takipteyim 🙂 Ben önce Dostoyevski’nin tüm kitaplarını sırf kitaplığımda Kapak tasarımı vb. set/takım gibi estetik dursun diye “İş Bankası Kültür Yayınların’dan”(Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi) alacaktım fakat bu da yerilen çevirmenlerden “Mehmet Özgül” veya İnternette çevirileri hakkında yorum/değerlendirme bulamadığım “Barış Zeren” gibi ismi duyulmamış çevirmenleri de peşinen kabul etmem demek oluyordu ve çok düz sade tasarımlı “iş bankası kültür” kapak tasarımları tabiki vazgeçtim tabiki araştırarak tamamlayacağım Dostoyevski külliyatını zaten yukarıdaki “Beyaz Geceler” kitabı çeviri karşılaştırmanızda da göremedim “iş bankası kültür yay. (Barış Zeren) çevirisini. Sanırım “Beyaz geceler için Can yayınları tercihim olacak.
Remzi kitabevinden Dostoyevski nin Yeraltından Notlar ve Montaigne nin Denemeler eserlerini kim Türkçeye çevirdi… Bu kişi herhangi bir yabancı dil biliyor mu!? Okuduğunuzda bir Google çevirisi olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz… Orijinal kitabın dilinin uzmanı olmayan ve çeviri eğitimi almamış kişilere çeviri yaptırmak edebiyatı hançerlemektir, gerçek çevirmenler örgütlenmeli ve bir lisans belgesi sahibi olmalılar, lisans sahibi olmayan kişilere yani Google çevirmencilerine çeviri yaptıran ya da bu şekilde çevrilmiş yapıtları yayınlayan yayınevlerine yaptırım uygulanmalı…