Kötülüğün Portresi’nin bu bölümünde edebiyat tarihinde kendine çok güçlü bir yer edinmiş bir kötüyü konuk edeceğiz. Ama öncesinde ele alacağımız kötünün tam anlamıyla mahiyetini görebilmemiz adına önceki bölümlerde karşımızda hangi kötüler vardı ona bakalım.

Heatcliff: İlk bölümde Uğultulu Tepeler’in Heatcliff’ini ele almıştık. Etrafındaki insanlara bir çeşit bir cehennemi yaşatan Heathcliff bir yanda akıl almaz bir zorbalık sergilerken diğer yanda ölümcül bir aşkın yasını tutuyordu. Kötülükten duyulan haz ve bununla birlikte bir insanın sadece kötülükten ibaret olmayacağını, insanca duygular da barındırabileceğini bize gösteriyordu.

Bay Hyde: İnsan kendi içerisinde hem iyiliği hem de kötülüğü barındırır mı? Peki bu ikilik iki farklı bedene bürünseydi. Yani kötülük yaptığımızda başka bir insana dönüşseydik ve sonrasında tekrar iyi bir insan olduğumuzda fiziki olarak başka biri olsaydık? Bu bizi masumlaştırır mıydı? Bu karmaşık kimlik sorunu iyiliğin ve kötülüğün doğası üzerine Bay Hyde ile bize fevkalde sorular soruyordu.

Czentovic: Kusursuz bir deha insan ruhunun tüm inceliklerinden ve renklerinden mahrum olsaydı ortaya çıkan şey kötülüğe ne kadar çok benzerdi? Kötülüğün Portresi’nin üçüncü bölümünde ise kötülüğün tümüyle mekanikleştiği ve insan derinliğinden uzaklaştığı bir örneği ele almıştık.

Othello Sendromu ifadesini daha önce duymuş muydunuz? Litaretüre geçen bu ifadenin hikayesi sizce ne olabilir? Bu bölümde sizi son derece güçlü bir başyapıta, daha doğrusu bizim ilgimiz odağında o başyapıtın kötü karakterine götüreceğiz. Shakespeare’in Othello’sundan, Othello’nun Iago’sundan bahsediyorum. Karşımızda çok ilginç bir kötülük vakası var. Onu ele almadan önce hikayeye vâkıf olmaz gerekiyor.

Bu hikayenin ardında Iago’yu diğer karakterlerden ayıran birçok şey vardır. İlk sormamız gereken şey Iago gerçekte kimdir? Kendisini yaşamda nasıl konumlandırır? Aslında daha oyunun hemen başlarında Iago açıkça kim olduğundan bahseder.

Sayfa: 2-3

“Ne hepimiz efendi olabiliriz, Ne de her efendi kendine bağlı birini bulabilir. Nice görev delisi, diz kıran salak görürsünüz, Sürtünüp kölelik etmekten vazgeçmez hiçbir zaman, Boğaz tokluğuna ömrünü tüketir sahibinin eşeği gibi, Bir kocamaya görsün kolundan tutup atıverirler, Bence bu erdemli salakların hepsini kırbaçtan geçirmeli, Bir de bunların başka cinsleri vardır, İlk bakışta işinin tam adamı gibi görünürler, Oysa hep kendi çıkarlarını düşünürler, Hizmet gösterilerinde bulunup efendilerine, Kendi kazançlarını gözetip ceplerini doldururlar, Sonra da efendilerini bırakıp kendilerinin efendileri olurlar. İşte akıllı diye ben buna derim derim, Ben de bunlardan biri olduğumu itiraf etmeliyim…”

İlk çıkarımımızın Iago’nun tüm hareketlerinin nihai amacının kendi çıkarlarına hizmet etmesi olduğunu söylebiliriz. Ama halen insanların hayatlarını neden cehenneme çevirdiğine dair net bir yargı elimizde yok. Bunu aydınlatabilmemiz için oyundaki başka bir kısma gitmeliyiz:

Sayfa: 27

Bana keselik edecek bir sersem buldum yine, Eğlence ve kazanç olmasaydı işin içinde Hiç vakit harcar mıydım böyle bir salağa. Nefret ediyorum Mağripliden, Yatağıma benim yerime onun girdiği herkesin dilinde, Yalan mı, doğru mu bilmem, Ama doğruymuş gibi davranacağım ben. Bana güveniyor ya yeter, Tasarladıklarımı başarıyla yürüteceğim böylece. Cassio yakışıklı bir delikanlı. Bir düşüneyim: Onun yerine geçip bir taşla iki kuş vurmalıyım. Ama nasıl? Nasıl yapmalı? Eveet… Bir süre sonra Cassio karısıyla sıkı fıkı diye çıtlatırım Othello’ya. Zaten Cassio kuşku uyandıracak kadar yakışıklı, Tüm kadınların gönlüne göre. Mağripli ise mert ve açık yürekli, Dürüst sanır budala, dürüst görünenleri de, Burnuna halkayı geçirdin mi Götürürsün istediğin yere. Tamam! Her şey tasarlandı. Cehennemle gecenin karanlığı Doğuracak dünyanın aydınlığında bu canavarı.

I. Perdenin sonunda Iago tüm oyun boyunca olacakları ve olaylar yaşanırken nerede duracağını açıkca söyler. Ve tam olarak da böyle, Iago’nun planladığı gibi gider her şey. Peki kötülüğü, bu zaferi nasıl elde eder? Nasıl olur da Iago bunca kötülüğü tam da planladığı gibi yapabilir?

Bu arada dikkatimizi çeken başka bir şey de Iago’nun kullandığı dildir. Oyun boyunca Iago’nun kullandığı dil, diğer karakterlere göre daha kıvraktır. Kelimelerin etkileşiminin ve bunun ortaya çıkardığı muğlaklığın farkında olan Iago, oyun boyunca planlarını ve insanların üzerindeki etkisini dilin bu belirsiz ve değişken doğası üzerinden yapar. Oysaki diğer tarafta sözgelimi Othello dili kullanırken taşıdığı gaye derin bir nahiflik barındırır.

Açıkcası oyunun son perdesine kadar Iago planını uygulamak üzere nereyse hiçbir fiziki eylemde bulunmaz. Tek yaptığı konuşmaktır. Olayları gerçekleştirmekten çok olayları yakalar. Karşısındaki insanları görür, inceler ve onların zayıf yönlerini ortaya çıkarır. Sonra korkunç manipüle etme yeteneği ile insanların düşüncelerini kendi arzu ettiği yöne çeker. Bunu öylesine kusursuz yapar ki, insanlar onu çok dürüst, namuslu ve iyi bir olarak görür her daim. Hatta insanlar onu böyle gördüğü için düşüncelerini daha çok sahiplenir, etkisi altında kalırlar. Belki de kendi söylemiyle insanları, akılın buyruğundan uzaklaştırır.

Sayfa: 25-26

Bedenimiz bahçelerimizdir, irademiz de bahçıvanı, ister ısırgan dikersin, ister kekik, ister hıyar yetişrir, kabak ekersin, bahçeni ya tek bir biktiye ayırabilirsin ya da bir sürü çiçekle doldurabilirsin, yeter ki sen iste! Bahçenin kısır kalması da elinde, verimli bakımlı olması da. Bunların hepsini yapmak irademize bakar. Neyse ki, duygularımız mantığımızla dengelenmiş. Yoksa damarlarımızdaki şu azgınlık, içimizdeki şu şehvet düşkünlüğü bize ne oyunlar oynardı. İyi ki mantık denilen bir şey var da, kuduran isteklerimizi, bedenimizin iğlenmelerini, dizginsiz tutkularımızı bastırabiliyoruz.

Iago’nun kötülük motivasyonu için neler diyebiliriz? Görünen düzeyde, aldatıldığına inanması ve bundan doğan intikam arzusu ve bununla birlikte hak ettiğini düşündüğü bir görevin kendisine verilmemesi onun kötülük motivasyonu oluşturur diyebiliriz ama işin arka planında bunları daha da güçlü kılan bir motivasyon olduğunu görmemiz gerekir. İnsanlara acı çektirmekten hoşlanan, tüm yaratıcı enerjisini Othello’nun yok oluşuna kanalize etmeyi seçen bir kötü durur karşımızda.

Onun kıvrak zekası oyunun içerisinde diğer karakterlerin bilmediği bir şey değildir. Ama hiçbir karakter Iago’nun bu yetisini tümüyle kötülük üzerinde kullanabileceğini ön göremez. İnsanları kolayca birbiriyle çatıştırır, çıkarları doğrultusunda kullanır Iago. Erdem nedir bilir ama erdemli olmayı yalnızca çıkarlarına uyduğu müddetçe bir maske olarak kullanır. Zira onun için erdemlilik tek başına bir aptallıktır.

Sayfa: 36

Bir kadın ki, güzel olduğu halde, kibirlenmez…

Oyun ilerleyip son perdede tüm gerçekler ortaya çıktığında ise, Iago’nun tek söyleyeceği birkaç cümleden ibarettir.

Sayfa: 154

Bana bir şey sormayın. Yetinin bildiğinizle, Bundan böyle bir şey söylemeyeceğim, tek kelime bile.

Kötülüğün Portresi’nin bu bölümünde, olaylara sebebiyet vermekten ziyade düşünceler sebebiyet veren, insanların zayıf yönlerini çok hızlı bir şekilde görüp bunları kendi kötücül çıkarları için kullanan bir kötülük dehasını olan Iago’yu ele aldık. Bir sonraki bölümde yeni bir karakterde görüşmek üzere hoşça kalın.

Seslendirmeler

Sayfa: 69-70-71

Sayfa: 72

Sayfa: 75

Tüm alıntılar Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Özdemir Nutku çevirisi ile yayınlanan Othello – Shakespeare kitabından alıntılanmıştır.