Bir Suikast Bürosu fakat alışagelmişin dışında bir büro bu. Felsefesi olan türden bir büro bu. Kendilerinin sıkı sikaya uyduğu bir etik anlayışları var. Hatta onu şöyle ifade ediyorlar

“Sorumluluğu bize ait olan bütün ölümler için diyebilirim ki ölenler arasında bunu hak etmeyen tek bir kişi bile yoktu. Ölümü insanlığa fayda sağlamayan tek bir kişi bile ölmedi.”

Az önce okuduğum pasaj ise büro liderinin ve yetenekli bir adamının birbirini öldürme mücadelesine aitti. Evet her şey biraz karışık gözüyor. Açıklamama izin verin lütfen.

Diyelim ki -bu tamamen bir kurgu olacak- gizli yolları kullanarak suikast bürosuna bir şekilde ulaştınız ve kendilerinden birinin öldürülmesini istediniz. Gerekli meblağı karşılayabilecek maddi duruma sahipsiniz. Bunun yanında çok ilginç bir talepte bulunsanız mesela öldürülecek kişinin suikast bürosunun lideri olmasını talep etseniz ve sizden talep edildiği şekilde bunu etik olarak da kanıtladınız. Bu talebiniz gerçekleşir mi?

Romanımız tam burada başlıyor. Winter Hall adında bir genç gazetede gördüğü cinayetler arasındaki benzerliklerden yola çıkarak bu cinayetlerin arkasında bir topluluğun olduğunu düşünüyor. Bu topluluğa ulaşmak için mücadeleler veriyor ve gizli yollardan ulaşmayı başarabiliyor. Ulaştığı topluluk yani suikast bürosundan kendi liderlerini yani İvan Dragomiloff’un öldürmesini talep ediyor. Bu talebini uzun bir etik savaşandan sonra haklılandırması olayların başlangıcı oluyor.

Suikast Bürosu birçok yönden ilginç bir büro. Mesela tetikçilerinin her biri, bir düşünür, bir felsefe meraklısı. Bu tetikçiler yapacakları her infaz için öncelikle kendileri etik anlamda ikna oluyor. Ardından bu işi tamamen profesyonelce yapıyorlar ve sıkı sıkıya büro kurallarına sadıklar.

Ayrıca büro, müşterileri için oldukça güvenceli bir yer. Mesela; müşterinin talep ettiği infaz, vaat edilen bir yıl içerisinde gerçekleşmezse müşteriye para iadesi % 5 faiz ile veriliyor. Kısacası Suikast Bürosu kusursuz bir şekilde yaratılmış. Roman ise bu kusursuzluğu sınamakta kararlı.

Suikast Bürosu, çoğu yönden eksik ve başarısız bir roman buna rağmen etkileyici bir konuyu ele alıyor. Jack london 1916’ta öldüğünde maalesef bu romanı henüz tamamlayamamıştı. İzlediğiniz görüntüler London’un ölümünden 3 gün çekilmiş. 1963 yılında Robert Lloyd Fish adında bir yazar romanı, London’un taslaklarından yararlanarak tamamlıyor ve yayımlıyor.